Seviyye Talip İncelemesi

 Halide Edip Adıvar’ın 1910 yılında yayımlanan romanı Seviyye Talip birinci şahıs bakış açısıyla yazılmıştır ve anlatıcı Batı’da eğitim görmüş bir Osmanlı aydını olan Fahir’dir. Romanın yazarının bir kadın olmasına rağmen, birinci şahıs bakış açısını kullandığı romanındaki anlatıcının erkek olması ilgi çekicidir. Romanın ismi her ne kadar Seviyye Talip olsa da romandaki başkarakter Fahir’dir. Anlatıcının Fahir olmasına rağmen romanın isminin Seviyye Talip olması, Seviyye karakterine yapılmış bir vurgu ve onun ne kadar özel olduğuna bir işarettir. Bu nedenle, romanın yazıldığı çağ da göz önüne bulundurulursa, Seviyye Talip’i feminist bir roman olarak nitelendirmek mümkün olacaktır. Romanda esas olarak; kadın erkek ilişkileri, kadınların erkekler tarafından eğitilmesi, aşk duygusu gibi konuların yanında kadının tek başına verdiği kararlar ve toplum normlarına karşı gelen kadın konuları da işlenmiştir.

Fahir Batı’dan yeni gelmiştir ve en büyük gayesi ülkesini geliştirmektir. Kendisini bu anlamda bir aydın olarak görür ve aydınlatması gereken ilk yer kendi ailesidir. Macide, Fahir’in karısıdır ve geleneksel bir Osmanlı kadınıdır. Çocukları Hikmet yeni doğmuştur ve Fahir’in halası, Macide’nin annesi olan bir kadın da evde yaşamaktadır. Numan, Fahir’in en yakın arkadaşıdır ve Samime Numan’ın karısıdır. Talip Bey, Seviyye’nin kocasıdır ancak Seviyye onu terk etmiş, aşık olduğu Cemal’le beraber yaşamaktadır.

İncelenmesi gereken ilk ilişki Fahir-Macide ilişkisidir. Macide, Fahir’in annesi ölüm döşeğindeyken hep annesinin yanında bulunarak Fahir’in hayatına girmiştir. Fahir Macide ile olan ilişkisinin büyük bir sevgi ve saygıyla başladığını, aralarındaki ilişkinin yıldırım aşkının tam tersi bir şekilde geliştiğini belirtir. Fahir Macide’yi bir hayat arkadaşı olarak görür ve toplumun bekası uğruna onu eğitmesi gerektiğine inanır. Hatta onun Fahir’in kontrol alanından çıkmasından endişe eder ve bunun için halasından ayrı yaşamayı teklif etmeye çalışır. Macide ise Fahir’e tüm benliğiyle bağlıdır. Hayatı boyunca ondan bir başkasıyla beraber olabileceğini aklının ucundan geçirmez. Ancak Fahir’in bir başka kadına gitmesinden endişe eder. İlk başlarda Fahir’in Batılı eğitimine dirense de sonradan ona boyun eğer. Bu noktada Simon de Beauvoir’ın ayna teorisi karşımıza çıkmaktadır. Fahir, kendisini Macide’de görmek arzusundadır. Bir anlamda onu aşağı görür ve ona aydınlanması, medenileşmesi gereken bir nesne olarak muamele eder.

İncelenmesi gereken diğer bir ilişki Talip Bey-Seviyye Talip ilişkisidir. Talip ve Seviyye birbirlerine aşık olarak evlenmişlerdir. Bu ayrıntı çok önemlidir çünkü Seviyye, Talip Bey’i terk edecek ve başka bir erkekle yaşamaya başlayacaktır. Bu tür olaylar romanlarda genelde, zorla evlenen kadının hayatının aşkı uğruna hiç sevmediği kocasını terk etmesiyle anlatılmaktadır. Bu yolla okuyucu kocasını terk eden kadına kızmaz, kocasını terk etmesini haklı bulur çünkü kadın zorla evlendirilmiştir. Ancak Halide Edip bu romanda diğerlerinden farklı bir kurguyla Seviyye’nin terk ettiği kocasıyla Seviyye’yi birbirlerine aşık bir şekilde evlendirmiştir. Bu farklılığın nedeni hiç kuşkusuz kadının özgürlüğüne, zorla ya da isteyerek evlenmesinden bağımsız bir şekilde kendi kararlarını verebilmesine yapılmak istenen bir vurgudur. Talip Bey, Seviyye kendisini terk etmesine ve Cemal ile beraber yaşamasına rağmen Seviyye’yi boşamamıştır. Bu durum da toplumun Seviyye’ye karşı tavır almasına yol açmıştır. Halide Edip toplumu Seviyye’nin karşısına koyarak onun ne kadar güçlü ve kararlarında ısrarcı olduğuna vurgu yapmıştır. Dönemin erkek yazarlarında görülen tek tip kadın karakterler bu romanda bulunmamaktadır. Seviyye, Talip Bey’i kendisine denk görmeyerek terk etmiştir.

Seviyye-Cemal ilişkisi, romanda esas olarak, feminist bir bakış açısıyla bir erkeğin ve bir kadın erkek ilişkisinin nasıl olması gerektiğine ışık tutmak için kullanılmıştır. Cemal erkek bir birey olarak kadınlara saygılı ve onları bu saygısıyla etkileyen bir kişidir. Ayrıca Avrupalı ve sarı saçlı olması onu Türk erkeklerinden ayırır. Burada Halide Edip’in Batılı erkekleri Türk erkeklerine göre kadına daha çok değer veren bir konuma koyması gözlemlenir. Ayrıca Cemal bir birey olarak kadınlara saygılı olmasının dışında ilişki içinde de eşine saygılıdır. Seviyye ile olan ilişkisinde neredeyse hiçbir cinsiyet eşitsizliğine rastlanmaz. Birbirlerine denk olan iki insanın ilişkisidir.

Fahir-Seviyye ilişkisi, romandaki ana çatışmayı oluşturan ilişkidir. Fahir’in Seviyye’ye duyduğu karşılıksız aşk, romandaki olayların ana çıkış noktasıdır. Halide Edip bu aşkı Fahir’in ağzından tasvir ederken Fahir’i aşağılamış, Seviyye’yi yüceltmiştir. Bu noktada, genelde erkek yazarlarda görülen ve erkek yazarların tek tipleştiremediği kadın karakterleri mitleştirmeleri, yani onları ilahlaştırarak karşılarındaki erkek karakterleri küçültmeleri, adeta böcekleştirmelerine benzeyen bir durum vardır. Fahir kendisini Seviyye karşısında öyle aşağı, Seviyye’yi de öyle yukarı bir konuma koyar ki aşk duygusunun etkisi de bu fark oranında büyük olur. Oysa Fahir’in ağzından anlatılan Seviyye ile gerçekteki Seviyye bir değildir. Fahir, insanüstü bir varlıktan söz eder gibi Seviyye’den söz eder. Bu noktada Halide Edip’in erkek yazarların mitleştirme alışkanlığından etkilendiği söylenebilir.

Fahir-Miss Evelin ilişkisi, romanda kadının cinsel bir obje olarak nesneleştirilmesini anlatmak için kullanılmıştır. Halide Edip, aynı Alfred Hitchcock’un Vertigo filminde olduğu gibi Fahir’in aşık olduğu Seviyye’yi, Fahir’e aşık olan Miss Evelin’in yerine koyarak sahte bir tatmin yaşamasını anlatmıştır. Bu denklemde de hiç kuşkusuz Miss Evelin, kullanılmaktadır. Miss Evelin’in fiziksel güzelliği Numan’ı kendisine aşık etmiştir. Ancak Miss Evelin kendisiyle pek ilgilenmeyen Fahir’e aşıktır. Bu noktada iki arkadaş kadınların kendilerini sevenler için değil kendilerine hükmedenler için can verdiklerinden dert yanarlar. Oysa Fahir benzer bir şekilde, kendisini seven Macide için değil kendisine istemsizce de olsa hükmeden Seviyye için can vermektedir. Burada erkeklerin kadınlara karşı, kendileri de aynı eylemleri yapsalar dahi, ne kadar önyargılı oldukları görülür. Ayrıca romanda cinsel bir obje olarak nesneleştirilen tek kadın olan Miss Evelin’in isminin İngilizcede “şeytan” anlamına gelen “evil” kelimesine olan benzerliği de dikkat çekicidir.

Romanın sonunda Fahir Seviyye’yi öldürür. Aşkına karşılık bulamayan erkeklerin işledikleri kadın cinayetleri yüz yılı aşkın bir sürenin geçmesine rağmen hala daha günümüzde devam etmektedir. Halide Edip, Türk toplumundaki kadın erkek ilişkilerine, romanında kullandığı birçok ilişki düzleminde çok geniş bir açıdan bakarak, günümüzde bile geçerli olan tespitler yapmıştır.

Son olarak, Halide Edip, romanı bir erkek anlatıcının ağzından yazarak anlattığı bu feminist hikayeyi de bir erkeğe anlatmıştır. Bu yolla erkek okuyucuların feminist içerikleri bir erkeğin ağzından dinleyerek daha kolay empati kurmaları yoluyla sindirmeleri hedeflenmiştir. Bu anlatım da hiç kuşkusuz, kadın yazarın çift anlamlılığına örnektir. Ayrıca romanda Halide Edip’in imzası olmasaydı bile romanın bir kadın tarafından yazıldığını belli edecek derecede ayrıntılı bir dil vardır. Bu dil kadın elbiseleri betimlenirken kendini gösterir. Halide Edip, anlattıklarıyla beraber anlatım şekliyle de kadın yazarların taklit, protesto, kendini keşfetme evrelerinden sonuncu evre olan kendini keşfeden ve kendi dilini oluşturan kadın yazar evresinde olan ilk yazarlarımızdandır.

Yorumlar